Emeklilik
Tahmini okuma süresi: 2 dk.
446 defa okundu.

Kitap:Fasıldan Fasıla 2





Emeklilik mevzuunda İslâm’da esas olan insanın çalışabildiği müddetçe çalışması, elden‑ayaktan düştüğünde de, varsa çocukları, yoksa akrabaları, onlar da yoksa, devletin kendisine yardım eli uzatmasıdır.

Hazreti Ömer, çarşıda dilenen bir zimmîyi görünce canı sıkılır ve “Bunları genç iken çalıştırıyor, çalışamayacak hâle gelince de, dilenmeye mahkûm ediyorsunuz.” diyerek, kendisine Beytülmal’dan maaş bağlar.[1]

İslâm’ın sosyal güvenlik sistemi, kendi değerleri içinde bir bütündür. Bu sebeple, bugün uygulanan şekilleriyle emeklilik sistemlerini İslâmiyet’le telif etmek oldukça zordur. Zordur ama, bu müesseselerin sağladığı her türlü imkânı İslâm, daha güzel ve daha doyurucu biçimde, hem de hiç karşılık beklemeden, prim almadan ve “şu kadar iş günü” devlette çalışma gibi bir mecburiyet getirmeden sağlayacak bir içtimaî yapıya sahiptir.

Bu kaideler çerçevesinde, devlet müesseselerinde çalışarak emekli olmuş ve emekli maaşı almaya hak kazanmış Müslümanlar, eğer geçimleri emekli maaşına bağlı ise, bu maaşı almalı ve herhangi bir hayır müessesesinde hiç karşılık beklemeden dine‑imana hizmet etmelidirler. Şayet, emekli maaşına ihtiyaçları yoksa ve geçimlerini başka kanallardan temin edebiliyorlarsa, bu takdirde, emeklilik maaşlarını muhtaç kimselere, talebelere veya hayır kurumlarına bağışlamalıdırlar.



[1] es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-beyân 5/57; el-Kurtubî, el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân 8/174.