Kitap:Fasıldan Fasıla 2
Erzurum’da bir Habip Baba varmış eskiden (4. Murat devrinde). Evliyaullahtan bir zat... Bu zat, hacca gitmeye karar vermiş. O günlerde hacılar yurdun dört bir yanından gelip İstanbul’da toplanır, oradan da kervanlar hâlinde yola çıkarlarmış. Habip Baba da: “Yola çıkmadan önce bir temizlik yapayım.” deyip İstanbul’da bir hamama gidivermiş. Aksilik ya, o gün o hamama vüzerâ gelecekmiş; dolayısıyla da kimse içeri alınmamış. Habip Baba da bu yasağa takılmış ama: “Ben şuracıkta bir kurnada yıkanıveririm.” diye yalvarıp yakarınca sadece ona hususi bir izin çıkmış.
Biraz sonra vezirler bütün ihtişamları ve debdebeleriyle cümbür cemaat gelivermişler. Bu arada 4. Murat da, tebdil i kıyafet ederek halktan biriymiş gibi, o da bu hamama gelmiş o da yalvarıp yakarmış: “Şuracıkta bir kurnada su dökünürüm.” demiş ve zorla içeri girmiş. Tabi bizim Habip Baba ile aynı kurnaya düşmüşler. Derken birbirlerinin sırtlarını keselemeye sıra gelince bir ara 4. Murat: “Bir bize bak, bir de şu vezirlere. Bu dünyada padişaha vezir olmak varmış.” deyince, Habip Baba: “Bırak sen onu dostum, öyle bir Padişah’a vezir ol ki, bütün bu vezirlerin padişahına, senin uyuzlu sırtını keseletsin.” deyivermiş... Evet, kerametle tanımıştır Padişah’ı... İnsan, Gerçek Padişah’a kul olunca insanlara değil, kâinata bile hükmedebilir.