Kehf, 18/24
Tahmini okuma süresi: 2 dk.
548 defa okundu.

Kitap:Kur'ân'dan İdrake Yansıyanlar



وَاذْكُرْ رَبَّكَ إِذَا نَس۪يتَ وَقُلْ عَسٰى أَنْ يَهْدِيَنِ رَبّ۪ي لِأَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَداً

"(Bunu) unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: 'Umarım Rabbim beni, bundan daha yakın bir zamanda muvaffakiyete erdirir.' de." (Kehf sûresi, 18/24)

Âyet-i kerimede belirtilen yola iletme, dinin insanların ruhunda hâkim olması ve vicdanların onu bir bütün hâlinde kabullenmesi vs. ise, işte bu durum, Yahudilik'te de, Hıristiyanlık'ta da, Müslümanlık'ta da farklı zaman aralıkları ile tahakkuk edegelmiştir. Meselâ Yahudiler arz-ı mev'uda girebilmek için kırk yıl Tih sahrasında ruhî kıvama yürümüşler.. Hıristiyanlık zuhurundan sonra ilk üç asır baskı altında bulunmuş ama sonra kabul görmüş.. Müslümanlığa gelince âyette de ifade edildiği gibi "daha yakın, daha az" bir zamanda yani yirmi üç yıl gibi kısa bir zaman diliminde hüsnü kabule mazhar olmuştur. İhtimal âyet-i kerime, ihbar-ı bi'l-gayb nev'inden işte buna işaret etmektedir.

Burada "Unuttuğun vakit Rabbini an." emri, yukarıda geçen hasbelbeşer "inşâallah" denecek yerde unutup diyememeden,1 değişik vesilelerle hep O'nu anmamız icap ederken, gaflete gelip âyâtını düşünmeme, adını yâd etmeme durumlarına kadar hemen her hâlde رَبَّنَا لاَ تُؤٰاخِذْنَا إِنْ نَس۪ينَا اَوْ اَخْطَأْنَا2 mülâhazalarıyla yeniden O'na yönelmeyi ihtar etmekte, nisyan ve gaflet keffaretinin "zikrullah" olduğunu hatırlatmaktadır.

İşte böyle bir zikr ü fikr ve Ashab-ı Kehf gibi dolup yüksek bir metafizik gerilim elde etme sayesinde, daha kestirme bir yoldan mâşerî vicdana ulaşma lütfu zuhur edecek ve muvaffakiyetler salih dairesi içine girilecektir ki, âyetin sonu da buna işaret etmektedir.





[1] Bkz.: Kehf sûresi, 18/23-24. [2] "Yâ Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma." (Bakara sûresi, 2/286)