Tevazu ve Müsamaha
Tahmini okuma süresi: 3 dk.
717 defa okundu.

Kitap:Fasıldan Fasıla 1



Tevazu bir haldir. Hem de insanın kendi içinde, kendini yenmişliğinin ifadesi ve kibirden, gururdan, çalımdan vazgeçmenin adıdır. Öyle ya, insan nasıl caka yapmaya, çalım satmaya ne hakkı vardır? Ariye bir elbise ile çalım satılırı mı? Allah giydirdiği o ariye elbiseyi istediği zaman geri alabilir. Eğer o bize 'Üzerinizde bana ait şeyleri şöyle bir tarafa bırakın da, kendinize ait olan şeylerle bana bir tekmil verin' dese herhalde O'na gösterebilecek hiçbir şeyimiz kalmayacaktır. Böyle bir soruya muhatap olsam benim diyeceğim şudur: 'Ya Rabbi, ben, bir hiç oğlu hiçim, o kadar ki hiçliğimi bile Sana ait bir şeyle ifade ediyorum. Çünkü bunu söyleyen ben, Sana aidim ve kendi adıma hiçim.' Tevazu, sürekli böyle bir idrak kuşağında yaşamanın bir diğer adıdır. Eğer insan bu idrak seviyesine ulaşamamış ve bunu varlığının bir buudu haline getirememişse, o takdirde, yer yer boynunu mütevazı bir kimseymiş gibi bükmesi, riyakârlıktan öte bir manâ ifade etmez. Müsamahaya gelince, o bir ahlâktır. İnsan temrinat yapa yapa onu ruhunda ikinci bir fıtrat olarak geliştirebilir. Meselâ, insanın kendini sürekli kontrolü, küfür olmayan hususlar dışında, başkalarının hatalarını affetmesi ve kendi nefsine karşı bir savcı, başkalarına karşı ise bir avukat gibi davranması, evet işte bütün bunlar müsamahadır. Efendimiz (sav), zina ikrarı ile kendisini cezalandırması için başvuran Maiz'i dört defa geri çevirmiştir. Biri, Halid'i şikâyet için geldiğinde, tek kelime konuşturmamıştır. Bu seviyede bir müsamahaya insan sürekli temrinat ile ulaşabilir ve onu bir ahlâk haline getirebilir. Kısaca, tevazu ve müsamaha, Peygamberlere ait iki sıfattır. Tevazuun zıddı kibir, çalım; müsamahanın zıddı ise yobazlık ve bağnazlıktır. Günümüzde yobazlığın en şiddetlisi, küfür ve ilhad cephesinde görülmektedir. Merhum Necip Fazıl, yobazlığı Müslümanlara yamamak isteyenlere karşı tavır alır ve onu asıl sahiplerine iade ederek, 'küfür yobazı' derdi.