Taaccübdeki Sır
Tahmini okuma süresi: 3 dk.
422 defa okundu.

Kitap:Fasıldan Fasıla 1



Hz. Süleyman (as) ordusuyla bir vadide giderken, dişi bir karıncanın diğerlerine şöyle seslendiğini işitir. 'Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmadan sizi ezmesinler' der. Ve âyet devamla '(Süleyman) onun (karıncanın) bu sözüne tebessüm etti...' diyor. Burada bir bakıma karınca Süleyman'a (as) işaretle, bu seviyedeki bir insanın, değil insanlar arasındaki hukuka, hayvanat ile arasındaki hukuka dahi riayet etmesi lazım geldiğini ihtar ediyor. Diğer taraftan da bir hayvan insanın haline bakıp taaccüp ediyor. Hüdhüd, Süleyman'a (as) gelerek güneşe tapan Sebe Melikesi Belkıs ve teb'asını kastederek 'Şaşıyorum bu insanların haline. Toprağın bağrında daneyi bitiren, göklerde ve yerde gizli olanı açığa çıkaran, gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah (cc) varken bunlar güneşe secde ediyorlar. Halbuki güneş de Allah'ın bir memurudur..' diyor. Yine buradaki bir nükte de, Hz. Süleyman'la muhavere eden karınca ile, Hüdhüd'ün mesajını getirdiği Sebe Melikesinin dişi olmalarıdır. Dişilik veludiyeti (doğurganlığı) temsil etmektedir. Yoldaki dişi karıncanın Sebe Melikesine bir işaret olmasının yanında Hz. Süleyman'ın î'lâ-yı kelimetullah hedefli çok izdivacı ve çok evladı bir de bu âyetlerde zannediyorum kamil insanlığın, hayvanat aleminin kutbuyla, sınırlarıyla kutuplaşması meselesi anlatılmaktadır. Bu da değişik bir zaviyeden önemli olabilir. Şimdi eğer hayvanat alemiyle alâkalı bir kısım hususiyetleri tam kavrayabilseydik, bu alemin kendine mahsus diliyle bizlere anlatacağı nice hakikatler ve incelikler olduğunu görürdük. İşte Kur'ân-ı Kerîm'de bazı sûrelerin (Nahl ve Neml gibi...) hayvanatın ismiyle zikredilmesi, insanlık ve hayvanat âlemi arasındaki böyle bir münasebetin önemini ihsas etmektedir. Evet, karınca ve arı cumhuriyetçiklerinin bizlere ilham edeceği bir kısım hakikatler olsa gerek... Ancak bu, aradaki bu dakik münasebeti, inanan insan şuur ve idrakiyle şerh edilmesi neticesinde gerçekleşecektir. Allah (cc) Kur'ân-ı Kerim'de bize bir nebinin mucizesiyle, insanoğlunun doğrudan doğruya bir hayvanla konuşup anlaşmasının mümkün olacağını göstermektedir. Ve bu lisan bir manâda öyle fasih, öyle talakatlı bir lisandır ki, bizim lisanımızdan daha fasih, daha arızasız, daha kusursuzdur denebilir... Ama gene de kendine mahsus bir beyan.