Mücedditler Arasındaki Farklı Görüşler
Tahmini okuma süresi: 2 dk.
341 defa okundu.

Kitap:Fasıldan Fasıla 1



Zamanın değişmesiyle bazı hükümler değişir. Her asrın başında bir müceddidin gelmesini biraz da bu hikmet açısından değerlendirmek gerekir. Her zaman, sonra gelen müceddid, kendinden öncekilere ait düstur ve prensiplerde değişiklik yapabilir. Bunda yadırganacak bir şey yoktur. Hizmet sistematiğinin içinde, bulunulan devreye adapte edilmesi şarttır. Dünkülere ait hayatî sayılan nice prensipler vardır ki, bugün onları tatbik etmek imkânsızdır. Yarın da bugüne ait bazı prensiplerin tatbiki imkânsız olacaktır. Bütün bunları normal karşılamak gerekir. Toplumlar da aynen insan gibidir. Doğar, büyür, gelişir, kemale erer ve ölür. Nasıl ki bütün bu devrelerde, bazı değer hükümleri değişikliğe uğruyor; söz gelimi, çocukluk veya gençlik döneminde hayatından bir parça olan tutkularına, olgunluk döneminde bir insanın gülüp geçmesi gibi, toplumlar da olgunlaşıp, kemale erdikçe, daha önceki tutku ve alışkanlıklarına gülüp geçer ve onları hafife alır. Elbette burada, değişmesi imkânsız değer hükümlerinden söz etmiyoruz. Esasen, zamana göre strateji, usûl, üslûp değişikliğini peygamberlerde de görebiliriz. Meselâ, Hz. İsa (as), Yahudi maddeciliğinin karşısına ruh ve manâ ile çıkmıştır. Halbuki biz bugün aynı şeyi yapamayız. Yani, sana birisi tokat vursa, sen öbür yanağını da çevir, ona da vursun' düsturu, İslâmiyet'te geçerliliğini kaybetmiştir. Hz. Zekeriya'nın, Hz. Davut'un stratejileri ile tamamen farklıdır. Bütün peygamberleri aynı şekilde düşünebiliriz ki, 'Füsus' da anlatılmak istenen de işte budur. Mücedditlerin durumu da böyledir. Onun içindir ki, bazen iki müceddidin dedikleri arasında farklılıklar görülebilir. Bu sebeple, mücedditlere ait sözleri ve onların hizmet felsefelerini, bulundukları devri göz önüne almadan değerlendirmek hatadır ve insanı hatalı neticelere götürür.