Kitap:Fasıldan Fasıla 1
Kur'ân, insanın Allah (cc) hakkındaki marifetini ifade eder. Çünkü o cem'dir. İnsan Kurân'ın ifade ettiği mânâ keyfiyetiyle Allah'a yaklaştığı nispette Allah'ı tanıyacak ve O'nu tanıyabildiği ölçüde de marifete erecektir. Böylece Kur'ân okurken insanda, Allah (cc) konuşuyor gibi bir hâl hâsıl olacaktır. İşte bu mânâsıyla ister 'Kur'ân' isterse 'Furkan' diyelim biz kârîn olarak Allah'ı görecek, orada tefekkür edilenin Allah'ın isim, sıfat ve eserleri olduğunu bilecek ve yaklaşanın Allah (cc) olduğunu idrâk edeceğiz. Bu son noktada ve kemâl ufkunda yine hadîsin ifadesi ile Allah (cc), gören gözümüz, söyleyen ağzımız, duyan kulağımız ve büyük hakikatleri içine alan kalbimiz olacaktır. Böylece bizler Allah (cc) adına görecek, duyacak ve O'nun emir ve nehiylerine uygun kararlar verecek ve kalbimiz, Kenz-i Mahfî (Gizli Hazine) olan Zât-ı Ulûhiyet'e ait hakikatleri hazine olarak etrafa aksettirebilecektir. Bunu Kur'ân anlatır. Kur'ân, insanın Allah (cc) hakkındaki marifetinin tercümanıdır. Kur'an-ı Kerim'i okurken kendimizi ona bizzat muhatab görmeliyiz. Olmuş- bitmiş hadiselerin anlatıldığı bir tarih kitabı gibi okursak onu Firdevsi'nin destanı durumuna düşürmüş oluruz. Peygamberlerin kendilerine has makamları olduğunu unutmamak şartıyla kendimizi onların yerine koymalıyız. Haddizatında Kur'an-ı Kerim'i böyle mütalaa etme en düşük bir mertebedir. Esas olan Kur'an'ı bizzat Cenab-ı Hakk'tan dinliyor gibi dinlemektir.