Kitap:Kırık Mızrap
Nurlu bir geceydi o eski zaman;Hülyâlarımda füsunlu hâtıra,Yağmur nağmeleriyle ara ara,Boşalıyor gönlümdeki baharaUyaran yıldırımlarıyla her an.
Sînemde hep geçmişin mûsıkîsi,Gürül gürül ve oldukça derinden;Dalga dalga esen akislerinden,Şehrâyinler gibi şen günlerindenRuhumda tınlayan Cennet bestesi.
Gördüm taptaze o şirin gülleri,Gülümseyen bir resim kadar sıcak;Menekşeler gibi hep salkım saçak..Ve düşlerdeki bahardan daha ak,Her lâhzası ayrı haz o günleri...
Güneşi asla batmayan o dünyâ,Her yerde ışıktan bir sürü izler;İzlere yüz süren aydınlık yüzler,Gerçi şimdilik sâkin ve sessizler,Ama her ruhta hep o eski rüyâ…
Her ses huzûrla gürleyen bir şarkı,Neş’eler tülleniyor hülyâlarda;Yeniden gün döndüğü şu zamanda,Devran gülde, lâlede, erguvanda,Tıpkı mâzi gibi.. fark, sırf çağ farkı...
Dört bir yanda dünün soluğu, sesi,Geceler bir sırlı doğumla gergin;Duyup sezdiklerimizden de engin,Geçmişin baharları gibi rengin,Ufukta tül tül onun emâresi...