Kitap:Bir İ'câz Hecelemesi
يَۤا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ اَلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَۤاءَ بِنَۤاءً وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَۤاءِ مَۤاءً فَأَخْرَجَ بِه مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ فَلَا تَجْعَلُوا لِلهِ أَنْدَادًا وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ “Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden öncekileri yaratan Rabbinize ubûdiyette bulununuz, kulluk vazifenizi yerine getiriniz. Böyle yapmakla takva dairesine girip her türlü zarardan korunmayı ümit edebilirsiniz. O Rabbinize ki, yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir kubbe yaptı. Gökten yağmur indirip, onunla size rızık olarak çeşitli mahsuller çıkardı. Öyleyse gerçeği bilip dururken zinhar Rabbinize eş koşmayın.”
Bu âyet-i kerime yeni bir makta’ başlangıcıdır. Baştan buraya kadar anlatılan meselelerin Kur’ân’ın hulâsası olan Fâtiha ile münasebetini görmüştük. Daha önceki âyetlerde tevhid-i rubûbiyet, tevhid-i ulûhiyet ve tevhid-i ubûdiyeti zikrederek, Fâtiha’da icmalî bulunan mü’min, sâlih, sıddık ve şühedanın durumu, yine orada işaret edilen ehl-i küfür ve ehl-i dalâletin durumu, kısmî bir tafsille mü’min cemaatleri, kâfir ve münafık gürûhları olarak ifade edilmişti. Bu makta’da da yine Fâtiha’da işaret edilen mücmel hakikatlerin bazılarına tafsilî bir bakış söz konusudur.
Mesela, hemen bidayette إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ – “Yalnız Sana ibadet eder, yardımı da yalnız Senden bekleriz.” (Fâtiha sûresi, 1/5) misakını hatırlatan يَۤا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا âyetini görmekteyiz. Yani Cenab-ı Hak burada: “Ey insanlar ibadet edin.” diyor, biz de icabet etmiş bir ümmet olarak إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ’le icabetimizi ilan ediyoruz. Bunun gibi orada daire-i rubûbiyetini bizlere Rabbü’l-âlemîn unvanıyla tanıttırmasına karşılık, burada da daire-i rubûbiyetteki tasarrufunu رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ “sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbiniz” şeklinde ihtar ediyor. Binaenaleyh burada farklı bir kısım hakikatler anlatılsa da, onun mâkabliyle sıkı bir münasebetinin bulunduğu sezilebiliyor.