Kitap:Fasıldan Fasıla 1
İtikattaki mezhebimize göre iman amelden bir cüz olmadığı için, kalbinde zerre kadar imanı olan herkes cennete girecektir. Fakat, cennete giriş keyfiyeti çok farklıdır. Sorgusuz sualsiz cennete girme ile, kabir, sırat, haşir berzahına uğrayıp, oraların kendilerine has sıkıntılarına düçar olduktan sonra girme arasında herhalde çok fark olsa gerek... Bununla beraber, amelle iman arasında sıkı bir münasebet var olduğu da bir gerçek. Amel ettikçe imân artar. Kur'ân-ı Kerim'de, bu hususla alâkalı 'Onlara ayetlerimiz okundukça imanları artar' buyurulmaktadır. Bu âyet iyi anlaşıldığında, itikadî mezhepler arasındaki imân artar mı artmaz mı tartışmasının tamamen lafzî bir nüanstan kaynaklandığı ortaya çıkacaktır. Zira, 'İmânın artması veya eksilmesi', bizzat iman edilecek kavramlar açısından bir anlam ifade etmez. Fakat, imân edenlerin imân edilecek meselelere olan yakinleri açısından imanın artması veya eksilmesi çok manâ ifade eder. 'İcmalî imân', 'Tafsilî imân' tabirleri bu manâyı en güzel şekilde göstermektedir. Yani, icmâlî imânın sadece lafzî bir ikrardan ibaret olmasına mukabil, tafsilî imân, imân edilecek meselelere olan vukuf, vukufta derinlik ve derinlikte de yakin şeklinde yorumlanabilir. O halde, imanın artması veya eksilmesi, yakînin artması veya eksilmesi şeklinde anlaşıldığı zaman, bu hususta diğer mezheplerle aramızda herhangi bir ihtilâf da kalmaz.